Son
yazılarım para politikası üzerine oldu.
Öncelikli
G20 ülkeleri içinde en yüksek enflasyon oranına sahip ülke olmamıza rağmen,
diğer ülkeler ile karşılaştırdığımızda Merkez Bankası para politikasının yeterince
sıkı olmadığını belirtmiştim. En sıkı politikayı Brezilya ve Rusya’nın uyguladıklarını
böylece enflasyon oranlarını da düşürebildiklerini, diğer taraftan Türkiye gibi
Meksika’nın da yeterince sıkı bir politika uygulamadığını dolayısıyla onlarında
da bizim gibi enflasyon oranını düşüremediklerini ifade etmiştim.
Daha
sonra Merkez Bankasının uyguladığı bu politikanın bugüne özgü olup olmadığını
incelemiş ve benzer politikaların 2011 yılından bu yana süregeldiğini anlatmaya
çalışmıştım. Yani yüksek enflasyon sorunumuz var, buna karşılık yeterince sıkı
bir politika uygulamıyoruz. Dolayısıyla enflasyon düşmediği gibi negatif reel
faizden dolayı tasarruflar dövize yönleniyor ve dolarizasyon gerçekleşiyor.
Böylece dövizli hesapların toplam mevduat içindeki oranı %30 seviyesinden %45’e
dayanmış bulunuyor.
Son
yazımda da 2011 yılından bu yana doların TL karşısındaki hızlı yükselişlerine
Merkez Bankasının cevabı ve sonrasında kurun hareketini değerlendirmiş aşağıdaki
tespitlerde bulunmuştum:
1)
Merkez
faiz silahını çekince sıcak para kurun ateşini söndürüyor.
2)
MB
faiz artışı kurdaki artıştan sonra geliyor.
3)
Artan
faiz, kuru bir miktar geriletse de kur eski seviyesine dönmüyor.
Bu
yazımda da Fed’in son kararları doğrultusunda kur ve faizlerde bizi nelerin
beklediğini değerlendirmeye çalışacağım. Ekonometri veya yapay zekâ modelleri
ile kurların yönünü tahmin etmeye çalışan akademik çalışmalar literatürde
bulunsa da, kur tahmininin en zor konularından biri olduğunu kabul etmek
gerekir. Fed son toplantısında Ekim ile birlikte bilanço küçültmeye
başlayacağını yani piyasalardan likidite çekmeye başlayacağını duyurdu. Aynı
zamanda Aralık ayında faiz artırabileceğini de ortaya koymuş oldu.
Son
bir yılda dolar üzerinde neler etkili oldu kısaca hatırlayalım. ABD’nin sürpriz
gelen seçim sonucu ile 2016 yılsonunda dolar güçlenmeye başladı. Bu durum Fed’in
bu yıl 4 kez faiz artıracağı beklentisi ile birleşince dolar yılbaşında zirve
seviyeleri gördü. Mart ayı ile birlikte Fed’in bu yıl 4 değil 3 faiz artışı
yapacağı fiyatlanmaya başladı ve Dolar/TL’de düşüş devam etti. Merkez
Bankasının faizleri önemli ölçüde artırmasıyla birlikte ülkemize sıcak para
girişi arttı böylece dolardaki değer kaybı hızlandı. Son olarak Trump faktörü,
ABD’de bir türlü yeterince yükselmeyen enflasyon ve kasırgaların ABD
ekonomisine olan olumsuz etkileri nedeniyle Fed’in 2017 yılında 3 de değil sadece
2 kez faiz artışı yapabileceğini gündeme getirdi. Zaten bu artışlarda
yapılmıştı. Yani daha önce Aralık ayında yapılması kuvvetle beklenen 3. faiz
artış ihtimali sayılan sebeplerden dolayı azalınca, dolar değer kaybetmeye
başladı ve 3.40’nın da altını görmüş oldu. Fed’in Eylül ayı toplantısıyla birlikte
Aralık ayında faiz artışı yapma ihtimali tekrardan kuvvetlendi ve böyle olunca
da dolar değer kazandı.
Fed’in
2018 yılında da 3 kez faiz artışı yapması bekleniyor. Bu konuda yavaş hareket
edilmesi kurların dalga boyunu azaltıyor olsa da, beklentilerdeki değişim cari
açığı yüksek bizim gibi ülkelerin para birimlerine önemli ölçüde
yansıyabiliyor. Küresel krizden bu yana finansal piyasalar hiç olmadığı kadar
likiditeye boğuldu. Artık Fed bu likiditeyi finansal piyasalardan Ekim ayı ile
birlikte çekmeye başlıyor. Bu da bizim gibi cari açık veren, yani yabancıların
tasarrufuna ihtiyaç duyan ülkeleri zora sokacak gibi gözüküyor. ABD faizlerinin
artması fonların gelişmekte olan ülkelerden gelişmiş ülkelere doğru akmasını
beraberinde getirebilir. Sayılan nedenler doların gelişmekte olan ülke
paralarına göre değer kazanacağı anlamına gelebilir.
Peki,
Türk Lirasının değer kazanmasına neler neden olabilir. Bu konuya en başta
benzer ülkelere göre en yüksek faiz oranına sahip ülke olduğumuzu belirterek
başlayalım. Yani sıcak para olarak adlandırılan kısa vadeli fonları, ülkemize
yüksek faiz ile çekebiliriz. Zaten son aylarda da bu durum kurlar üzerinde
etkili oldu. Ancak gelişmiş ülkelerde faizlerin artıyor olması bu durumun
etkisini azalttığı da bilinmeli. Onlar faiz artırırken biz, zaten faiz oranımız
çok yüksek diye gerektiğinde artıramazsak sıcak parayı çekmemiz zorlaşır.
Şüphesiz yüksek faiz verip sıcak parayı çekmek marifet de değildir.
Risklerinizi azaltamıyorsanız diğer taraftan cari açığınız yüksek ise buna
mecbur kalabiliyorsunuz. Türk Lirasını destekleyebilecek bir diğer faktör de geçmişteki
aşırı değer kayıpları olabilir. Türk Lirası son yılların en fazla değer
kaybeden para birimlerinden biri oldu. Küresel krizden bu yana bakıldığında da
durum böyle. Dolar karşısında en çok değer kaybeden para birimi Türk Lirası
oldu.
Türk
Lirası Dolar karşısında neden zaman zaman hızlı değer kayıpları yaşıyor? Çeşitli
nedenler ve çeşitli araçlar ile kurları baskılıyor olmamızın bu durum üzerinde ektisi
olabilir. Benim görebildiğim kadarıyla 2001 yılına kadar sabit döviz kuru
sistemi ile sonrasında da yüksek faiz politikaları ile kurları baskıladığımız
için bazı riskler gerçekleştiğinde kurlarda dönem dönem sıçramalar meydana
gelmiştir. Günümüzde ise hem faiz hem de kurların yüksek olduğu bir durum söz
konusudur. Küresel kriz ile yaşanan bol para dönemi boyunca gerekli yapısal
reformları yapamamış olmamız ve jeopolitik riskler dikkate alındığında, doların
güçlenmesi halinde bu durumdan en çok etkilenecek olan para biriminin Türk Lirası olabileceğini
belirtebiliriz. İlerleyen süreçte Merkez Bankasının faizleri azaltması da bu
duruma etki edecektir. Zira geçmişte kurlarda atak faiz oranlarının görece
düşük tutulduğu dönemlerde gerçekleşmiştir. Yapısal reformlara yönelmeden,
enflasyon sorunumuza odaklanmadan geçmişte olduğu gibi kuru baskılamaya
çalışırsak, gerek dış gerekse iç risk kaynaklarından dolayı kurlar geçmişte
olduğu gibi gelecekte de sıçramalar gösterebilir. Bunu neyin tetikleyebileceğini
kestirmek mümkün değildir. Herkes mevcut risk ve potansiyel getiriyi değerlendirerek
kararını kendisi vermelidir. Burada yazılanlar yatırım tavsiyesi değildir.
Para politikasina ilişkin tavsiye edeceginiz kitaplar nelerdir hocam? (Ingilizce kitaplar da dahil)
YanıtlaSilMahfi Hocanın ilgili yazısı, İlker Parasız ve Frederic Mishkin'in kitaplarına bakılabilir.
Silhttp://www.mahfiegilmez.com/2012/09/guncel-para-politikas.html