Genişlemeci
maliye politikasının etkisi ile bütçe açığı artmaya devam ediyor. Ağustos ayı
bütçe gerçekleşmeleri açıklandı. Uzun yıllardır sürdürülen mali disiplinden yavaş
yavaş uzaklaştığımızı görüyoruz. Öncelikle rakamlara bir göz atalım. Sonra da
bir değerlendirme yapmaya çalışalım.
Aşağıda
yer alan grafikte aylık bütçe dengesi yer almakta. 2016 yılı ağustos ayında 3,6 milyar TL fazla
veren bütçe, 2017 yılında 874 milyon TL açık verdi.
Ağustos
ayında bütçe gelirleri önceki yılın aynı ayına göre %12 oranında artarak 57
milyar TL olurken, bütçe giderleri %22,4 oranında artarak 57,9 milyar TL’ye
yükseldi. Ağustos ayında geçen yılın aynı ayına göre bütçe gelirleri de bütçe
giderleri de artış göstermiş oldu.
Aşağıda
yer alan iki grafikte de 2016 ve 2017 yılının ilk sekiz aylarının bir
karşılaştırması bulunmaktadır. Ocak – Ağustos 2016 döneminde bütçe 4,9 milyar
TL fazla vermişken, Ocak – Ağustos 2017 döneminde bütçe 25,2 milyar TL açık
verdi.
Ocak
– Ağustos 2017 döneminde bütçe gelirleri önceki yılın aynı dönemine göre %10,9
oranında artarak yaklaşık 408,7 milyar TL olurken, bütçe giderleri %19,3
oranında artarak yaklaşık 433,8 milyar TL’ye yükseldi.
2016
yılı ile karşılaştırdığımızda bütçede belirgin bir bozulma söz konusu. Ekonomik
büyümeyi artırmayı tercih etmiş olmanın da bir bedeli. Uygulanan genişlemeci
maliye politikasının sonucu da denebilir.
Bardağın
dolu ve boş yanlarını ayrı ayrı değerlendirelim. Önce işe olumlu tarafından
bakalım. Avrupa Birliği’nin ekonomik kriterlerine göre bütçe açığının GSYH’ye
oranı %3’ü aşmamalıdır. Bizde bu oran yıllardır %1 seviyelerindedir ve AB
ülkeleri içinde en iyi oranlardan biridir. Yani ülkemizde yıllardır mali
disiplin söz konusudur. Mali disiplinin önemine dair ilave bilgiler için ilgili yazı okunabilir.
Sağlanan ekonomik kazanımlarda da büyük role sahip olmuştur mali disiplin. 2017
yılı ile birlikte risklerin belirmesiyle buradaki alanın (%1 - %3) kullanılıyor
olmasının çok fazla mahsuru olmayacağı düşünülebilir. Yetkililerde böyle ifade
ediyorlar zaten. Dolayısıyla bu alan kullanılarak sağlanacak ekonomik büyümenin
tercih edilmiş olması iyi bir tercih olarak görülebilir. Ancak bu noktada altını
çizmemiz gereken bir husus da vardır. Ekonomi %5 gibi bir hızla büyürken bütçe
açığının artması düşündürücüdür. Çünkü bu durum büyümenin sürdürülebilirliği
konusunda tereddütler oluşturmaktadır. Diğer taraftan ekonomik büyüme hız
kestiğinde bütçe açığın nerelere varabileceğini de düşünmek gerekir. Öyle ya da
böyle bütçe açığı karşılığında ekonomik büyümeyi aldığımızı belirterek iyi
bir alış veriş yaptığımız düşünülebilir. Gerçi bence pek de öyle değildir.
Bardağın
boş tarafına bakarsak da, bu yılki bütçe açığının geçmiş yılların 2 katında
fazla, 60 milyar TL civarında olacağı belirtiliyor. Bütçe açığının önceki
yıllara göre %100’den fazla artışı şüphesiz piyasalarda tedirginlik
oluşturuyor. Böylece bütçe açığının GSYH’ye oranı %2’yi aşabilecek. Yıllardır
%1 seviyesinde seyreden bu oranın birden sıçrama göstermesi önem arz ediyor.
Burada önemli olan ipin elde kaçıp kaçmaması. Öncelikle bütçe açığında artık %1
seviyelerine dönmemizin oldukça zor olduğunu düşünüyorum. Peki, daha da
yukarıya gider mi? Öncelikle gitmemesi gerektiğini belirtelim. Çünkü ekonomi
olarak elimizde tek çapamız bu kaldı. Dış finansman ihtiyacımız artarken mali
disiplini kaybetmek çok kötü sonuçlar doğurabilir. Bence mali disiplinin elden
kaçırılma riski yok da değildir. Bu yıl %2 olursa 2018’de de %3’e tırmanabilir.
Çünkü yap-işlet-devret uygulaması ile verilen gelir garantileri her geçen yıl
bütçeye daha fazla yük getirecektir. Özelleştirme gelirleri bundan sonra eskisi
kadar bütçeyi destekleyemeyecektir. Yine bu yıl hız verilen Kredi Garanti Fonu
uygulaması önümüzdeki birkaç yılda bütçeye önemli bir yük getirebilir. Bu
uygulama mevcut haliyle birkaç yıl içinde bütçeye 20 milyara varan bir yük
getirebilir. Ancak KGF uygulamasının devam ettirilmesi de zaman zaman gündeme
gelmektedir ki, bu da bütçeye daha fazla yük demektir.
Bu
yıl bozulan bütçe görünümünün yanı sıra, sayılan nedenlerden dolayı önümüzdeki
yıllarda da geçmiş yıllardaki düzeylere muhtemelen geri dönemeyecek olmamız, ülkemizin
en önemli risklerinden biridir.
Hocam analizlerinizi büyük bir takdir ve dikkatle izliyorum endiseleriniz tamamen haklilik iceriyor ancak reel sektör de isler cok iyi gitmiyor hileli iflaslar yayginlasti yakin arkadaşlarimdan iflas edenler oldu.kgf ile hükümet buna mudahale ediyor burada bilinçli bir tercih var işsizlik yayginlasmadan bir manevra yapiliyor insaallah büyüme ye katkisi olurda ekonomide musbet neticeler alinir saygilar sunarim
YanıtlaSilTeşekkür ederim.
Silgüzel açıklayıcı bir yazı olmuş. Umarım bütçede verdiğimiz açıklar ekonomide kaliteli bir büyümeye sebep olsun.
YanıtlaSilTeşekkürler
Sil