Bankaların
temel faaliyet alanı mevduat toplayıp kredi vermektir. Kazancın çoğu kullandırılan
kredilerden elde edilir. Dolayısıyla bankalar daha fazla kazanç için daha çok
kredi kullandırmak isterler. Ancak kredi riski iyi yönetilemezse bankanın
kazançları azalır, belki zarar söz konusu olur, iflası dahi gündeme gelebilir. Örneğin 2008 yılında ABD’de başlayıp
sonrasında dünyayı etkisi altına alan küresel finans krizi, özelikle düşük
gelir gruplarına kullandırılan mortgage kredilerinin geri dönmeme oranlarının %20’lere
dayanması ile patlak vermişti. Sonrasında sadece ABD’de 400’den fazla bankanın
battığını gördük. Küresel finans krizinde önemli rol oynayan kredi riski o
günden bu yana daha çok dikkatleri çekmekte. Bazı Avrupa ülkeleri küresel krizin
üzerinden yaklaşık on yıl geçmesine rağmen hala yüksek batık kredi oranları ile
mücadele etmekteler. Bu noktada bankaların kredi riski yönetimi büyük önem arz
eder. Geri ödenmeme ihtimali yüksek olan kredi taleplerini onaylama, diğer
taraftan da sıkıntısız bir geri ödeme yaşanacak olan kredi taleplerini de
reddetme hatasına düşmek istemezler.
Bankalar az mı
kredi kullandırıyorlar?
Aşağıda
yer alan grafikte bankaların 2002 yılı Aralık ayından günümüze kullandırmış
olduğu kredi tutarı yer almakta. Grafikten görüleceği üzere kredilerde ciddi bir
artış söz konusu. Küresel krizin en yoğun hissedildiği 2009 yılında, krediler
bir süre yatay seyretmiş. Diğer dönemlerde ise ciddi artışlar kaydetmiş. Temmuz
2017 itibariyle krediler 2 trilyon TL’na dayanmış bulunmakta. Kullandırılan
kredilerin çoğunun ticari bankalara ait olduğu da yine grafikte
görülmekte.
Bankalar büyüdüğü
için mi krediler arttı?
Aşağıda
yer alan grafikte de bu sorunun yanıtı bulunmakta. Grafikte banka kredilerinin
toplam aktife olan oranı bulunuyor. Başka bir ifade ile banka fonlarının yüzde
kaçının kredilere tahsis edildiğini gösteriyor. Bu oran yıllar itibariyle yatay
seyretmiş olsaydı, bankaların kullandırdığı krediler 2 trilyon TL’na ulaşmış
olsa da, bankalar büyüdüğü için krediler artmış diyecektik. Ancak durumun
sadece bankaların büyümesi ile açıklanamayacağını görüyoruz. Banka
aktiflerindeki artıştan daha büyük bir artış yaşanmış kredilerde. 2002 Aralık
ayında kredilerin payı %23’lerden, Temmuz 2017 itibariyle %65’e dayanmış
bulunmakta. Bu grafik bize bankaların, temel faaliyeti olan kredi kullandırma
işlemine daha fazla eğildiğini net bir şekilde göstermektedir.
Bankaların
temel faaliyeti olan kredi kullandırmaya yönelmiş olması şüphesiz olumlu
karşılanmalıdır. Peki bu oran daha ne kadar artabilir? Bankalar topladıkları
fonların tamamını tabii ki de kredi olarak kullandıramazlar. Hisse senedi,
tahvil gibi menkul kıymetlere de yatırım yaparlar. Aynı zamanda http://www.finansalgoz.com/2017/03/turkiye-bankalarinin-likidite-riski.html nakit bulundurmaları
gerekir. Faaliyetleri için sabit yatırımlara da ihtiyaç duyarlar.
Bankalar
kredilerden sonra en fazla fonu menkul kıymetlere ayırırlar. 2000’li yıllarla
birlikte bankacılık sektöründe yaşanan dönüşüm ile bankaların menkul kıymetlere
ayırdıkları fonun ağırlığı düşerken, kredilerin ağırlığı artmıştır.
Kredi artışında
sona mı gelindi?
“Bankalar
neden kredi kullandırmak istemiyor?” şeklinde bir soru da sorulabilir. Ancak bu
soru pek mantıklı değildir. Çünkü bankaların temel faaliyeti kredi kullandırmaktır.
Ancak son zamanlarda kredi olanaklarında bir daralma söz konusudur. Şöyle ki;
Mevduat, faizlerdeki ciddi artışlara
rağmen yeteri kadar artmıyor.
Bankalarımız yurtdışından kur riski
alarak dolar bazında %6-%7 gibi yüksek oranlar ile borçlanabiliyor.
Toplanan mevduatın neredeyse yarısı döviz
cinsinden olurken, bankalar kredilerini daha çok TL ile kullandırabiliyorlar.
Günümüzde bankalar hiç risk almadan %12’ye
yakın bir oranla devlete borç verebilmekteler. Geri ödenmeme riski olan ticari bir
krediyi ise %15 - %16 gibi bir faiz ile kullandırabiliyorlar. Bu noktada iyi
bir tercih problemi ile karşı karşıya bulunuyorlar.
Hal böyle olsa da banka kredileri azalması
veya sabit kalması beklemek de doğru değil. Sadece kredilerin artış hızı bir
miktar azalabilir. Örneğin Temmuz ayında banka kredileri yıllık olarak %22,8
oranında artış gösterdi. İlerleyen aylarda bu denli yüksek artışlar
görülemeyebilir.
Kim daha çok kredi
kullandırıyor?
Yukarıda yer alan grafikte de bu sorunun cevabı yer alıyor. 2002 Aralık ayı itibariyle
kredilerin %75,6’sı özel bankalar tarafından, %24,4’ü de kamu bankaları
tarafından kullandırılmıştır. Kamu bankalarının kredilerden aldığı pay 2006
Mart ayında %21,6’ya kadar gerilemiştir. 2013 yılından sonra, krediler içinde
kamu bankalarının ağırlığının arttığını görüyoruz. Temmuz 2017 itibariyle de bu
oran %37’e ulaşmıştır. Kredi Garanti Fonu’nun son aylardaki artışta etkisi
olduğu söylenebilir.
Sn Finansal Göz yazınız için teşekkürler. Anlamadığım bir konu var. Kredi/mevduat oranının %150 civarında ve yüksek olduğu söyleniyor. ZK oranının 1/10 olduğu ortamda bankalar mevduatın 10 misli kaydi para yaratmıyorlar mı? Yani çok daha fazla kredi verme imkanları yok mu?
YanıtlaSilAçıklayabilirseniz çok sevinirim. Teşekkür ederim.
Kredi/Mevduat oranı günümüzde %122 ile tarihinin en yüksek seviyesinde. %140 veya daha yüksek oranlardan bahsediliyorsa o oran TL kredilerin TL mevduata oranı... Bu oranın Türkiye bankacılık sistemi için ideal düzeyinin %80 civarında olduğunu bir çalışmamda belirtmiştim. http://www.finansalgoz.com/2017/04/kredi-karllk-iliskisi-yapay-zeka-ne.html Dünyada da %80-%90 seviyeleri makul kabul ediliyor.
Sil