Önceki yazımda 2017 yılı ile birlikte faizlerin önemli ölçüde arttığını görmüştük. Mevduat
açısından baktığımızda da, bankaların kısa vadeli mevduatın faiz oranlarını
görece daha fazla artırdıklarına değinmiştik. Bu durumun bankaların mevduatı
kısa vadeli olarak toplamak istedikleri şeklinde yorumlanabileceğini
söylemiştik. Faiz oranlarının azalacağı beklentisiyle, bankaların günümüzdeki
görece yüksek faiz oranları ile taahhüt altına girmek istemedikleri
belirtilebilir demiştik.
Bankalar
bu uygulama ile mudileri kısa vadeli mevduat hesaplarına yönlendirmiş oluyorlar.
Diğer taraftan uzun vadeli mevduattan daha az vergi kesintisi yapılması da
mevduatın vadesini uzatmayı amaçlıyor. Son aylarda bu durumların mevduatın vadesi üzerinde nasıl bir etki yaptığını, bu yazıda değerlendirmeye çalışalım.
Yukarıda
yer alan grafikte bankalarda TL üzerinden açılan mevduat hesaplarının vadeye
göre dağılımı yer almaktadır. Bankalardaki mevduatın yaklaşık %20’ini vadesiz
mevduat oluşturmakta. Buradaki hesaplamalarda ise sadece vadeli mevduat yer
almakta. Haziran 2017 itibariyle vadeli mevduatın %70’i 1-3 ay arası vadeye,
%18’i de 1 aydan daha kısa vadeye sahiptir. 1 yıl üzeri vadeli mevduatın toplam
içindeki payı ise sadece %1,6'dır. Bu durum bankacılık sistemimiz için önemli bir
risk kaynağıdır. Diğer taraftan Aralık 2016 tarihli veriler ile bir
karşılaştırma yaptığımızda da, mevduatın vade dağılımında önemli bir değişim
olmadığı görülmektedir.
Mevduat
ortalama vadesinin oldukça kısa olması bankalar için olduğu gibi ekonomi için
de risk kaynağıdır. Dolayısıyla 2013 yılında yürürlüğe giren düzenleme ile uzun
vadeli mevduattan daha düşük oranlarda stopaj kesintisi yapılmaya başlandı.
Sorunun çözümüne katkı sunmayı yani mevduatın ortalama vadesini uzatmayı
amaçlayan bu düzenleme yerinde bir karardı. Ancak bu düzenleme de riskin yıllar
itibariyle artmasını önleyemedi. Aşağıda yer alan grafikte 2011’den buyana TL
mevduatın vade yapısı yer almakta. Buradan da açıkça görüleceği üzere mevduatın
ortalama vadesi yıllar itibariyle artmamış. 1 yıl üzeri vadeli hesapların
toplam mevduat içindeki payı 2011’de %3,3 iken %1,5’e kadar gerilemiştir.
Mudilerin
önemli bir kısmı brüt faiz oranına odaklanmaktadır. Hatta çoğu mudi farklı
vadeler için farklı vergi kesintisi yapıldığını bilmiyor olabilir. Bunun için
mudilerin vergi kesintisi yapıldıktan sonraki net faiz oranı konusunda
bilgilendirilmeleri faydalı olacaktır. Brüt ve net faiz oranlarının ayrı ayrı sunulması veya sadece net faizin ifade edilmesi katkı sunabilir. Hali hazırda TL hesaplar
için, 6 aya kadar vadeli mevduattan %15, 1 yıla kadar %12, 1 yıldan daha uzun
vadeli mevduattan da %10 oranında stopaj kesintisi yapılmaktadır.
Faiz oranı riski
nedir?
Bankalar
en önemli fon kaynağı mevduattır. Yukarıda belirttiğimiz üzere mevduatın vadesi
oldukça kısadır. Bankalar topladıkları bu fonları kredi olarak kullandırmaktadır
ve kredilerin vadesi mevduatın vadesinden çok daha uzundur. Söz konusu vade
uyumsuzluğu faiz oranı riskini beraberinde getirmektedir. Bir örnek ile
anlatalım.
Bankaların
%12 faiz oranı ile mevduat topladığını, %18 faiz oranı ile de kredi kullandırdığını
varsayalım. Güncel değerler de yaklaşık bu düzeylerdedir. Bankaların başta
personel giderleri olmak üzere faiz ödemeleri dışında da katlandığı maliyetler
bulunmaktadır. Şüphesiz bankaların faiz dışı gelirleri de vardır. Kabaca kredi
faizi ve mevduat faizi arasındaki fark da bankanın karı olmaktadır. Faiz
oranlarındaki değişim aradaki bu farkı artırıp azaltabilmektedir.
Faiz
oranı riski deyince tahvil fiyatları ve faiz oranlarının ters yönlü ilişkisi de
akla gelmektedir. Ancak burada konumuz mevduat olduğu için, onu başka bir
yazıyı bırakalım.
Faiz oranı riski
bankanın karını nasıl etkiler?
Kullandırılan
kredilerin vadesi genelde yıllar ile ifade edilmektedir. Yani banka bugün %18
ile kullandırdığı bir krediden, birkaç yıl boyunca sabit oranda gelir elde
edecektir. Diğer taraftan mevduatın vadesi ise kısadır. Mevduat 1 ay sonra o
anki faiz oranları ile güncellenecektir. Eğer faiz oranları artarsa, banka
kullandırdığı krediden aynı faiz gelirini elde etmeye devam ederken mevduata
daha fazla faiz ödemesi yapmak durumunda kalacaktır. Hal böyle olunca bankanın
karlılığı olumsuz etkilenecektir. Tersi durumda yani faizler azalırsa da
mevduat daha düşük faiz oranları ile yenilenecek böylece bankalar bu durumdan
kazançlı çıkacaklardır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder