google.com, pub-4218368915119241, DIRECT, f08c47fec0942fa0 google.com, pub-4218368915119241, DIRECT, f08c47fec0942fa0 google.com, pub-4218368915119241, DIRECT, f08c47fec0942fa0 Finansal Göz: Nerede Buluşalım?

25 Temmuz 2017 Salı

Nerede Buluşalım?

Metin Akpınar’ın sol görüşlü insanların bir araya gelemeyişini hicveden skeci vardı. Siz de mi buluşalım biz de mi? Sosyal demokrasi mi demokratik sosyalizm mi diyerek hem güldürür hem de ülkemizdeki sol görüşlü insanların bir araya gelemeyişini eleştirirdi. Bir yerde buluşmak önemli. Çünkü uyum içinde toplu hareket sonuca daha kolay ulaşmanızı sağlayabiliyor. Nereden nereye bağlayacak diyebilirsiniz. Çok da alakalı değil aslında nedense yazıma kafa yorarken aklıma geldi işte.  

Konum günümüzde uygulanan maliye politikası ve para politikasının uyumsuzluğu. İlla uyumlu mu olmaları gerekir? İkisi de ayrı telden çalsa olmaz mı? Günümüzde biraz böyle oluyor. Para politikası sıkı, maliye politikası genişletici olarak uygulanıyor. Bu da sıcak havada evi soğutmak için klimayı açarken camları da açmaya benziyor. Böylece istenen sonuca ulaşmak zorlaşıyor. Peki hangisi hangisine uymalı, nerede buluşmalılar? İlk önce ne olup bittiğine bir bakalım.

Ekonomide sorunların belirginleştiği 2016 yılsonunda Merkez Bankası uzun süredir görece düşük seyreden faiz oranlarını artırmaya başladı. MB faizi %8 düzeylerinden %12’ye yaklaştı ve %50 gibi oldukça yüksek bir artış gerçekleşmiş oldu. MB hemen her açıklamasında da sıkı para politikasına devam edeceğini belirtti. Yani faiz oranlarını yüksek tutarak ekonomik faaliyetleri frenleyip enflasyonu düşürmeye çalışacağını ifade etti. Uygulanan yüksek faiz politikası yabancı yatırımcıyı cezbetti. Yabancılar borçlanma (ağırlıklı olarak hazine kağıtları) ve hisse senedi piyasasından yüklü miktarda alımda bulundular. Yani yüksek faize sıcak para geldi böylece döviz kurları bir miktar geriledi. Döviz kurlarının görece düşük seyri de enflasyon oranının zirveden dönmesine katkı sağladı.

Merkez Bankasının bu noktada genel olarak piyasa beklentilerine göre hareket ettiğini söyleyebiliriz. Yükselen enflasyon karşısında faiz silahını kullanmaya çalıştı. Yüksek faizin kurlara yaptığı katkının yanında, tüketimi baskılayıp tasarrufu teşvik edeceği beklentisiyle hareket edildi. Bunun da enflasyona katkı sunacağı düşünüldü. Enflasyon az da olsa geriledi. Ancak bu süreçte MB normal yollardan piyasayı fonlamayı da bıraktı. Uzun süredir 1 haftalık repo ihalesi açmıyor. Olağanüstü koşullarda kullanılan Geç Likidite Penceresinden piyasayı fonluyor.  Olağanüstü koşullarda kullanılan bu aracın uzun süredir kullanılıyor olması piyasada rahatsızlık oluşturuyor. Bilanço küçültmenin Sonbaharda başlayacağı bekleniyor olsa da, Fed’en Aralık ayına kadar faiz artışı beklenmiyor olmasını fırsat olarak görüp, Merkez Bankasının politika faizine dönmesi gerektiğini düşünüyorum. Sonrasında ise enflasyondaki görünüme bağlı olarak sınırlı da olsa faiz indirme imkanı doğabilir. Merkez Bankası bu adımı erteledikçe almış olduğu riski artırıyor. Önümüzdeki bilgilere göre, dünya genelinde 2018 yılında bu yıldan daha sıkı bir para politikası uygulanacağı belli. Dolayısıyla finansal piyasalarda daha sert dalgalanmalar görülebilir. Merkez Bankası şimdiden normal koşullara dönerse ileride tekrardan benzer bir duruş sergileme imkanı bulabilir. Piyasalarda görece bir rahatlık söz konusu iken bu imkanı değerlendirmeli.

Temelde iki ekonomi politikası söz konusu. Para politikasının yürütümünden Merkez Bankası, maliye politikasından da Maliye Bakanlığı sorumlu. Yukarıda anlatmaya çalıştığım üzere 7-8 aydır Merkez Bankası sıkı para politikası ile ekonomik aktiviteleri frenleyerek enflasyonu düşürmeye çalışırken maliye politikasında durum ne alemde? Para politikasının tam tersine daha fazla büyüyebilmek için genişletici maliye politikası uygulanıyor. Bu politika meyve de veriyor. İlk çeyrekte %5 gibi bir büyüme gerçekleşti. İkinci çeyrekte de yine yüksek bir büyüme oranı bekleniyor. Ancak yılın ilk altı ayında bütçe yaklaşık 25 milyar TL de açık vermiş oldu. Geçen yıl aynı dönemde 1,1 milyar TL fazla vardı. Yani büyüme üzerinde genişletici maliye politikasının etkisi büyük oldu. Bu durum büyümenin sürdürülebilirliği konusunda en büyük soru işareti olarak karşımızda duruyor. Kamu piyasalardan desteğini çekince durum ne olacak?

Para ve maliye politikalarının uyumlu olmadığı da ortada. Peki nerede buluşmalılar? Merkez Bankası sıkı para politikasından mı vazgeçsin? Yoksa maliye politikası bütçe disiplinine mi dönsün? Bu soru yüksek enflasyon mu yoksa düşük büyüme mi hangisini tercih edelim diye de sorulabilir. Karşımızda kırk katır mı kırk satır mı sorusu bulunmakta. Ekonomik sorunların çözümü maalesef acı reçetelere dayanmakta.


Zannımca maliye politikasının bütçe disiplinine sarılması daha makul. Bol para devrinin sonuna gelinirken en önemli kalkanımız ya da yumuşak karnımız mali disiplin ve cari açık olacak. Cari açığa kısa vadede çözüm bulmamız mümkün görünmüyor, cari açık yumuşak karnımız olmaya uzun süre devam edecek. Yani, bol para devri bittiğinde bu durumdan en çok etkilenen ülkeler yüksek cari açığa sahip ülkeler olacak. Orada da biz başlara oynuyoruz. Ancak mali disiplin görece daha kolay sağlanabilir. Bu yüzden bütçe disiplini büyük önem arz ediyor.   

1 yorum:

  1. Yazınız için teşekkürler hocam. Izninizle size iki soru yoneltmek istiyorum.Merkez bankası yerinde müdahalelerle faizi arttırsaydi kur bugunku seviyede olur muydu? Kuru sabitlemek çözüm olabilir mi?

    YanıtlaSil