Dolar düşer mi? Dolar yükselir mi? Bu
tür sorular, Dolardaki dalgalanmaya paralel olarak günümüzde daha çok sorulur
oldu. Bu yazıda Doların TL karşısındaki serüvenini ele alacağım.
Uluslararası ticarette çok fazla
kullanılmayan para birimine sahip olan ülkelerde Doların yerel para birimine
karşı değişim oranı önemli bir gösterge olarak değerlendirilebilir. Türkiye’de
de durum böyle. İnsanlar tasarruf ve yatırım kararlarında yerli paranın yanında
Dolar tercihinde de bulunabiliyorlar. Hal böyle olunca para politikasının
yürütülmesi de daha zorlaşıyor. Örneğin Merkez Bankası yüksek enflasyon ile
mücadelede sıkı para politikası uygularken faizleri artırıyor. Böylece yüksek
faiz oranları üzerinden tüketimi frenlemeye çalışıyor. Ancak diğer taraftan
yüksek faiz karşısında yabancı yatırımcının ülkemize ilgisi artıyor ve döviz
bollaşıyor. Bollaşan döviz TL’nin değerlenmesine ithalatın ucuzlamasına sebep
oluyor ve tüketim artıyor. Böylece Merkez Bankası amaçladığı sonucun tam tersi
bir durumla karşılaşabiliyor. Diğer taraftan tasarruf ve yatırım tercihlerinde
yabancı para birimlerinin de kullanıldığı ve ülkemizin de son yıllarda içinde
bulunduğu dolarizasyon süreçlerinde döviz kurlarının artarak maliyet
enflasyonuna sebep olduğu görülmektedir. Dolarizasyon süreçlerinde tasarruf
sahipleri satınalma güçlerinin artırmak için yabancı paraları tercih etmekte,
ekonomide her an döviz kurlarının yukarıya gideceği beklentisi de
oluşabilmektedir. Hal böyle olunca da Merkez Bankasının işi biraz daha
zorlaşmaktadır. Dolayısıyla Merkez Bankasının bağımsız karar alabilmeleri ve
kredibilitesi büyük önem arz ediyor. Uyguladığı politikalar ile fiyat
istikrarını sağlaması ve yerli paranın cazibesini artırmayı başarması da bu
hususlara bağlı. Şu an ise Merkez Bankasının bozulan enflasyon görünümü ile işinin
oldukça zor olduğu ve tasarruf sahiplerinin mevduat hesaplarındaki negatif reel
faizinde etkisiyle dövize yönlendiği söylenebilir.
Yukarıda yer alan grafikte yıllar
itibariyle Doların, TL karşısındaki değişim oranı bulunuyor. 15 yıllık süreçte
Dolar TL karşısında ortalamada %7,1 oranında değer kazanmış. 2017 yılının 12
Mayıs’ına kadar ise artış oranı %1,2. Küresel krizin başladığı yıl olan 2008’de
Dolar TL karşısında %30 oranında değer kazanırken, 2015 yılında %25 oranında
değer kazanmıştır. 2016 yılında ise artış oranı %22’dir.
Yukarıda yer alan grafikte ise
tasarrufların Dolar cinsinden tevdiat hesabında değerlendirilmesi halinde
yıllık değişim oranları yer almakta. Merkez Bankasının verilerine göre bu
süreçte tevdiat hesaplarına bankalar Dolar için yıllık ortalama %2,45 oranında
net faiz uygulamışlar. Yani vergi kesintisi gerçekleştirildikten sonra ortalama
da yıllık artış bu oranda olmuş. Bu süreçte Dolardaki değişim ve tevdiat
hesabından elde edilen faiz dikkate alındığında yılda ortalama %9,7’lik bir
kazanç söz konusu. Bu kazanç 2008 yılında ve son yıllarda ortalamanın oldukça
üzerinde.
Elde edilen bu kazançlar nominal yani
enflasyonun dikkate alınmadığı durumu gösteriyor. Yukarıda yer alan grafikte
ise bu kazançlar enflasyon oranı ile birlikte yer alıyor. Tevdiat
hesaplarındaki yıllık kazancın enflasyon oranının üzerinde olduğu yıllarda
tasarruf sahiplerinin satınalma güçlerinin artmış, tersi durumda ise
azalmıştır. İlgili süreçte Dolardaki değer kazancı ve tevdiat hesabının faizi
dikkate alındığında yıllık ortalama %9,7’lik bir kazanç söz konusu. İlgili
dönemde yıllık ortalama enflasyon oranı ise %10,4. Yani bu süreçte Dolar alıp
tevdiat hesabında değerlendiren insanların satınalma güçleri artmamış, aksine
azalmış. Ancak son yıllara bakacak olursak enflasyon oranının oldukça üzerinde
kazançlar söz konusu. Yani son yıllarda tasarruflarını Dolar olarak tevdiat
hesabında değerlendirenlerin satınalma güçlerinin arttığı görülmektedir.
Peki bu yıl ne olur? Herkesin merak
ettiği ancak cevabını vermenin çok zor olduğu bir soru bu. Yine de ilgili yazım size Doların
seyri konusunda size bir fikir verebilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder