Birey ya da kurumlar tarafından yetkili kurumlara
yatırılan paralara mevduat denir. Mevduat
hesabı olan kişiye de mudi adı
verilir. Yabancı para yatırılarak açılan hesaplara ise döviz tevdiat hesabı adı verilmektedir. Türkiye’de
faiz esasıyla işlem yapan ticari bankalar ve kar payı esasıyla işlem yapan
katılım bankaları mevduat toplama yetkisine sahiptir. Söz konusu bankalar
dışında, Türkiye’de mevduat toplama yetkisi olan bir kurum bulunmamaktadır.
Mevduat bankaların en önemli fon kaynağıdır. 2017 yılı itibariyle Türkiye’de faaliyet
gösteren bankaların fon kaynaklarının %55’i mevduattan oluşmaktadır.
Mevduat
Türleri Nelerdir?
Mevduat türleri deyince ilk olarak akla vade açısından yapılan sınıflandırma
gelmektedir. Buna göre mevduat hesapları 3’e ayrılarak incelenebilir.
Vadesiz Mevduat: İstenildiği
zaman paranın çekilebildiği ve ticari bankalar tarafından genellikle faiz
işletilmeyen, talep edilmesi halinde işletilse bile oldukça düşük faiz oranına
sahip mevduat hesaplarıdır. Dolayısıyla vadesiz mevduat hesapları bankalar için
düşük maliyetli, önemli bir fon kaynağıdır. 2017 yılı itibariyle Türkiye’de
faaliyet gösteren bankaların fon kaynaklarının %11’ini vadesiz mevduat
hesapları oluşturmaktadır.
Vadeli Mevduat: Paranın
yatırıldığı tarihten belirli bir süre sonra çekilmek koşuluyla açıldığı hesaptır.
2017 yılı itibariyle Türkiye’de faaliyet gösteren bankaların fon kaynaklarının
%44’ünü vadeli mevduat hesapları oluşturmaktadır. Vadeli mevduat hesabı açmak
amacıyla bankaya paranın yatırıldığı günün ertesi iş gününe valör tarihi adı verilir. Faiz
hesaplamalarında valör tarihi dikkate alınır. Yatırılan paranın banka
tarafından hemen değerlendirilemeyeceği düşüncesi ile bu uygulamaya
gidilmiştir.
Vadeli mevduat hesaplarında bankalar
paranın ne zaman çekilebileceğini bildiği için hesap durumunu buna göre
ayarlamaktadırlar. Ayrıca ülkemizde kısa vadeli mevduat hesabı açtırıp vade
sonunda yenileme yapılması da yaygın hale gelmiştir. Bu alışkanlık ve farklı
nedenlerden dolayı ülkemizde mevduatın ortalama vadesi oldukça kısadır.
Yukarıda yer alan grafikte 2017 yılı
Ocak ayı itibariyle mevduat hesaplarının vade dağılımı bulunmaktadır. Buna göre
mevduatın %20’si vadesiz, %14’ü 1 Aya Kadar vadeli, %54’ü de 1-3 Ay arasında
vadeye sahiptir. 1 Yıl Üzeri mevduatın toplam mevduat içindeki payı sadece
%4’tür. Bankalar topladığı mevduatı krediye dönüştürmekte, bu kredilerde de
vadeler yıllar ile ifade edilmektedir. Bu durum da faiz oranı riskini
beraberinde getirmektedir. Faiz oranlarındaki dalgalanma vadesi kısa olan
mevduata hemen yansımaktadır. Örneğin faiz oranları artığında banka mevduata
daha yüksek faiz işletmeye başlamakta ancak görece düşük faiz ile verdiği
kredilere bu artışı yansıtamamaktadır. Bu durumda karlılıkta azalmayı
beraberinde getirmektedir. Bu açıdan bakıldığında faizlerin azalması da
bankanın lehine olmaktadır.
Türkiye’de bankalar mevduatın vadesini
uzatmak için özelikle son yıllarda uzun vadeli mevduatlara daha yüksek faiz
işletir hale gelmişlerdir. Yine aynı amaçla belirli dönemlerde faizin
çekilebildiği, hatta vadesizden önce paranın çekilmesi halinde bile belirli
oranlarda faiz işletilebilen mevduat hesapları oluşturmuşlardır.
Mevduatın ortalama vadesinin kısalığı
sadece bankaları değil, özellikle tasarruf açığı bulunan bizim gibi ülkelerde tasarrufların
devamlılığını sağlama ve tasarrufları artırma gereğinden dolayı, devlet
kurumlarını da ilgilendirmektedir. Bu konunun önemine binaen 2012 yılında
yapılan düzenleme ile mevduat faizine uygulanan stopaj oranları güncellenmiştir.
Buna göre TL hesaplara ödenen faizden, 6 aya kadar vadeli hesaplarda %15, 1
yıla kadar vadeli hesaplarda %12, 1 yıldan uzun vadeli hesaplarda %10 oranında
stopaj kesintisi yapılmaktadır. Bu oranlardan da devletin mevduatın vadesini
uzatmak istediği anlaşılmaktadır. Ancak sanırım istenen sonuç o tarihten bu
yana pek alınamamıştır. Mevduatın vadesi hala kısadır. Bu durumun birçok nedeni
olabilir. Vade uzadıkça stopaj oranlarının azaldığının mudiler tarafından
bilinmiyor olması, mudilerin geleceğe dönük sağlıklı öngörüler yapamadıklarını
düşünmeleri, bu durumun önemli nedenleri olabilir. Bu noktada tüm paranızı tek
bir hesapta değil, farklı vadelere sahip hesaplarda değerlendirmeniz avantajlı
olabilir.
İhbarlı Mevduat: Bu mevduat
türünde mudi, parasını çekmek istediği tarihi belirli bir süre önce bankaya
bildirmek zorundadır. Özellikle yüksek montanlı hesapların talebini karşılamak
bankaları bazen zor durumda bırakabilir. İhbarlı mevduat bu yönüyle bankaların
elini rahatlatmaktadır. Bankaların nakit değerleri hakkında bilgi için 16 Mart
2017 tarihli “Türkiye Bankalarının Likidite Riski” başlıklı yazıma başvurabilirsiniz.
Bankalarda açılmış tasarruf mevduatı
hesaplarının 100.000 TL’lik kısmı Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu kapsamında, yani
devlet garantisi altındadır. Bu tutardan fazla tasarrufu olanların söz konusu
tasarruflarını birden fazla bankada değerlendirmeleri faydalı olabilir. Zira
bankanın batması halinde devlet tasarrufunuzun 100.000 TL’ye kadar olan kısmını
ödeyecektir.
1994 yılında 5 Nisan Kararları olarak
bilinen kararlar ile tasarruf mevduatına %100 devlet güvencesi verilmiştir.
2001 yılında yaşanan kriz sonrası devlet garantisi 50.000 TL ile
sınırlandırılmış, bu tutar 2013 yılında 100.000TL’ye çıkartılmıştır. Tasarruf
mevduatına devlet garantisi verilmesinin amacı bankacılık sektörüne duyulan
güveni artırmak ve tasarrufları finansal sisteme çekmektir. 10 yıl içinde
aranmayan mevduat hesapları zaman aşımına tabidir ve söz konusu tutarlar Tasarruf
Mevduatı Sigorta Fonu’na gelir olarak yazılır.
Bankaların fon kaynaklarının %45 ı nereden gelmekte ?
YanıtlaSilDiğer borçlanma araçları ve özkaynak.
SilMevduat güvence altında ama ...karşılıksız satılan hazine bonolarında güvence yook
SilSirasiyla ozkaynak, merkez bankasindan alinan kisa vadeli borclar, uluslararasi bankalardan alinan borclar ve digerleri
Sil