Fiyatlar genel düzeyindeki sürekli artış
olarak tanımlanan enflasyon ekonomik problemlerin başında gelmektedir. Merkez
Bankalarının amacı fiyat istikrarını sağlamak ve sürdürmektir. Yani enflasyon
ile mücadeledir. Yıllık enflasyon oranının %2 düzeylerindeki seyri makul
görülmekte daha fazlası yüksek enflasyon olarak adlandırılmaktadır.
Türkiye 1990’lı yıllarda ortalama %75
olan enflasyon oranları ile bu konuda oldukça tecrübelidir! 2000’li yılların
başlarında %60 olan enflasyon oranları 2011 yılında %4’lere kadar çekilmiştir.
Ancak şimdilerde tekrardan iki haneli enflasyon oranı ile karşı karşıyayız.
Gelişmiş ülkeler küresel kriz sonrası enflasyon oranlarını artırmaya, makul
düzeylere çıkarmaya çalışırken, bizim bu rüzgârdan yararlanamamış olduğumuzu
not etmekte fayda vardır.
Türkiye’de son aylarda özellikle
Dolardaki artıştan kaynaklı maliyet enflasyonu söz konusudur. Öncelikle bazı
noktaların altını çizmekte fayda var.
1.
Merkez Bankaları bağımsız oldukları, kararlarını
baskı altına kalmadan verdikleri sürece başarılı olma ihtimalleri daha
yüksektir.
2.
Faizlerin enflasyon oranının üzerinde olması ile
ortaya çıkan pozitif reel faiz tasarrufları artırmakta, tüketimi dolayısıyla da
enflasyonu baskılamaktadır. Merkez Bankaları piyasaların tasarruflara birkaç
puan pozitif reel faiz sunmasını sağlamalıdır. Bu konuda genel kabul budur.
Aksini deneyerek sonuç almaya çalışmak maceraperestlikle ilgilidir. Zaten Türkiye
Cumhuriyet Merkez Bankası son açıklamalarında da, enflasyonu sınırlamak için
faiz artışına gittiklerini belirterek, söz konusu genel kabule işaret etmiştir.
TCMB birkaç yoldan bankalara fon
kullandırmaktadır. Dolayısıyla faiz oranları tek tek değil de, kullanılan
fonların Ağırlıklı Ortalama Fonlama Maliyeti (AOFM) önemli bir gösterge olarak
kabul edilmektedir. Aşağıda yer alan grafikte yılbaşında buyana faizlerin seyri
yer almaktadır. TCMB 16 Mart 2017’de Geç Likidite Penceresi borç verme faizini
75 baz puan artırarak %11,75’e çıkarmıştır. Politika Faizi olarak bilinen 1
Haftalık Repo Faizine ise dokunmamıştır.
Güngör Uras Beyin ifadesiyle Politika
Faizi artık “Göstermelik Faiz” haline gelmiştir. Soran olursa faiz %8 demek
içinmiş…
TCMB yılbaşından buyana faiz oranlarını
298 baz puan başka bir ifade ile yaklaşık %36 oranında arttırmıştır. Yani AOFM
%8,31’den %11,29’a yükselmiştir. Bu çok ciddi bir artıştır. Doları frenleyen en
önemli faktör TCMB’nin yaptığı bu faiz artışları olmuştur. 16 Martta yapılan artışla
da AOFM bir günde %10,82’den %11,29’a çıkmıştır. Bu arada yılbaşında buyana
bankaların kullandırmış olduğu ticari kredilerin faiz oranı %2, tüketici
kredilerinin faiz oranı %1 oranında artmıştır. TCMB’nin faiz artışları kredi
faizlerine pek yansımamıştır. Şimdilik…
Peki AOFM yılbaşında Politika Faizine
daha yakın iken Ocak ayı ortalarından itibaren neden Geç Likidite Penceresine
yaklaşmıştır? Bu sorunun cevabı da aşağıda yer alan grafikte yer almaktadır. TCMB
Ocak ayı ortalarından itibaren bankaları Politika Faizi ile fonlamayı kesmiş,
büyük oranda Geç Likidite Penceresinden fonlamaya başlamıştır. TCMB, 17 Mart
günü kullandırdığı fonların %81,4’ünü Geç Likidite Penceresinden sunmuştur.
Dolayısıyla Geç Likidite Penceresi borç verme faiz oranı şimdilerde daha çok
önem arz etmektedir.
Peki TCMB Para Politikası aracı olarak
kullanılmayan Geç Likidite Penceresine son aylarda neden bu kadar ağırlık
veriyor? TCMB açıklamalarında, enflasyondaki artışın geçici olduğunu belirtiyor.
Dolayısıyla bu yüzden Politika Faizinde bir artış yapmadığı anlaşılıyor. Ancak
bir taraftan da TCMB’nin 12 aylık enflasyon beklentisi %8,1! Bu durum
piyasaları tedirgin ediyor. Çünkü yapılanlar negatif reel faiz ile sonuç alma
denemesi olarak algılanıyor…
Geç Likidite Penceresinden bu kadar uzun
süre ve yüksek oranlarda fonlama yapılmasının bankalara, reel sektöre olan etkileri
ilerleyen dönemlerde makalelere, tezlere konu olacak gibi duruyor…
Bagimsiz Merkez Bankalarının amacı fiyat istikrarını sağlamak ve sürdürmektir. Ama bu politikanin kalkinmaya gerektigi kadar katkida bulundugunu soyleyemeyiz. Su kitap bunu anlatiyor:
YanıtlaSilhttps://vernonpress.com/title?id=222#.WPpaE9KLTIX