Şubat ayında Amerikan Doları Türk Lirası
karşısında yaklaşık %4 oranında değer kaybetti. Dolar Ocak ayında en yüksek
değerine 3,94’lü seviyelere ulaştı sonra 3,55'lere kadar geri çekildi ve
Şubat ayını 3,60 Liradan kapattı. Son zamanlarda finans çevreleri dolardaki
değer kaybı üzerine kafa yoruyor. Bu yazıda Doların Türk lirası karşısında tarihinin
en yüksek değerine ulaştıktan sonra yaklaşık dört hafta boyunca düşüş kaydetmiş
olmasının nedenleri üzerinde duracağım.
1.
Trump Etkisi
8 Kasım 2016
tarihinde gerçekleştirilen ABD başkanlık seçimini sürpriz bir şeklide Donald
Trump kazandığında, Amerikan Doları özelikle ilk haftalarda birçok para
birimine karşı önemli ölçüde değer kazandı. Trump’ın ekonomi politikalarına
dönük görüşleri piyasa tarafından beğenilmiyordu. Hatta “taç giyen baş
akıllanır” şeklinde yorumlar yapılıyor veya temenniler dile getiriliyordu. Bir
nebze de olsa öyle oldu ve Dolar Ocak ayının ikinci yarısından itibaren değer
kaybetmeye başladı.
Hazırladığım grafikten de görüleceği üzere bu
süreçte (8 Kasım 2016 – 28 Şubat 2017) Amerikan Doları gelişmiş ülke para
birimleri karşısında yaklaşık olarak %3, Türk Lirası karşısında %15 ve Meksika
Pezosu karşısında %9 oranında değer kazanırken, İsrail Şekeli karşısında %4 ve
Rus Rublesi karşısında %8 oranında değer kaybetti. Türk Lirasının, Trump’ın
politikalarından en çok etkilenmesi beklenen Meksika Pezosundan çok daha fazla
değer kaybetmesi dikkat çekmektedir. Türk Lirası bu süreçte, Şubat ayındaki
%4’lük yükselişe rağmen, en çok değer kaybeden para birimi olmuştur. Aşağıda
yer alan grafikte ise ABD Dolar Endeksi, Dolar karşısında en çok değer kaybeden
Türk Lirası ve Meksika Pezosu ve Dolar karşısında en çok değer kazanan Rus
Rublesi ve İsrail Şekili bulunmaktadır. Seçimden hemen sonra Dolar en fazla
Meksika Pezosuna karşı değer kazanmıştır.
2.
Faiz Artırımı
Takip edebildiğim kadarıyla bu konuyu
çarpıcı bir şekilde ilk olarak Mahfi Eğilmez Bey gündeme getirdi. Hazırladığı grafikte
Merkez Bankasının faizleri artırması ile Doların değer kaybetmesi açıkça
görülmekteydi.
Bu durum bana 2006
yılının Mayıs ve Haziran aylarını hatırlatmaktadır. O zaman da FED faiz
artırıyor, 2003 yılında başladığı faiz artırımlarını Haziran 2006’da %5,25’e kadar çıkartıyordu. Dolayısıyla
sermaye Amerikan piyasalarına yöneliyor, özellikle gelişmekte olan ülke para
birimleri Dolar karşısında önemli oranlarda değer kaybediyordu. Dolar Mayıs ayındaki 1,30’lu seviyelerinden 1,70’lere
çıkıyor iki ay gibi kısa bir sürede Türk Lirası %30’lara varan değer kaybı ile Dolar
karşısında en çok değer kaybeden para birimi oluyordu. Haziran ayında da
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası faizleri önemli ölçüde arttırıyor, yüksek
faiz oranları yabancı yatırımcıları tekrardan ülkeye çekiyor Dolar değer
kaybetmeye başlıyor ve 1,15’li seviyelere kadar geri çekiliyordu. Dolardaki
düşük seyir de küresel finans krizinin etkilerini hissettirmeye başladığı Eylül
2008’e kadar devam ediyordu.
Mahfi Eğilmez Beyin hazırladığına benzer
bir grafik ve 2006 yılına ait grafik aşağıda yer almakta. Aynı zamanda 2006
yılında yaşadığımız durum da sanırım pek farklı değil. Evet tarih tekerrür
ediyor diyebiliriz.
Grafikler ben bu filmi görmüştüm
dedirtecek cinsten. Türk Lirası Dolar karşısında en çok değer kaybeden para
birimi oluyor. 2006 yılında %30, Trump Sonrası dönemde %25 oranında değer
kaybediyor. Doları durdurabilmek adına faizleri yükseltmek zorunda kalıyoruz. 2006
yılında faiz oranları %38, Trump sonrası dönemde ise %33 oranında artıyor.
Sonrasında da Dolar değer kaybetmeye başlıyor. Her iki dönemde de Türk
Lirasının rekor kayıplarının arkasında Türkiye’nin kendi sorunlarından kaynaklı
risklerin olduğunu belirtmekte de fayda var.
3.
Kar Realizasyonu
ABD başkanlık seçiminden Ocak ayı sonuna
gelindiğinde Amerikan Doları Türk Lirası karşısında %25 oranında değer kazanmıştı.
Bu durum bazı yatırımcılar tarafından kar realizasyonu olarak değerlendirilmiş
olabilir. Bu nedenle de Türk Lirasının değer kaybı %15’lere gerilemiş olabilir.
Aslında Doların Şubat ayındaki değer kaybına, Türk Lirasının toparlanması desek
daha uygun olacaktır.
4.
Net Hata ve Noksan
Kaynağı belirlenemeyen döviz giriş ve
çıkışlarını ifade eden net hata ve noksan 2015 yılında yaklaşık 10, 2016
yılında da yaklaşık 11 Milyar Dolarla rekor düzey gerçekleşti. 2016 yılının
Kasım ayında yaklaşık 3, Aralık ayında ise yaklaşık 2 milyar Dolar olarak kaynağı
belirsiz döviz girişi gerçekleşti. Söz konusu döviz girişinin Ocak ve Şubat
aylarında da devam etmiş olması Türk Lirasının toparlanmasının nedenleri
arasında sayılabilir. Bu durumu ise rakamlar açıklandığında görebileceğiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder